Şehit Zeryan’ın Cümleleriyle, Şırnex Direnişi Günlüğü- XIV

Hits: 172

2 Mayıs 2016
Direnişin 50. Günü

Artık gün gün yazamıyorum. Gerçi baştan beri yazarken yine gün gün yazamıyordum, biriktirip öyle aklımda kalanları yazıyorum. Son birkaç güne dair yazmak istediklerim var.

Elimizde tek bir hat kalmış. Bu hatta uzun süreli savaşmak için artık her şeyi seferber ediyoruz. Tünel, mevzi ve sığınak yapımına başladık. Çünkü her yer harabe, ev denilen bir şey kalmamış. Son süreçteki saldırılarla düşman adeta taş üstüne taş bırakmayacak tarzda saldırıyor. Tüm teknik devrede. Tanklar gün boyu susmuyor. Belli ki TC bütün cephanesini üzerimizde deniyor. Cephane depolarını boşaltıyor. Son on gündür fosforlu silah ve patlayıcılar kullanıyor.

Vurdukları yerler alev alev oluyor, arkadaşların deyimiyle bu düşman bizi bayağı ciddiye alıyor.

Gazipaşa mahallesinde neler oluyor halen bilmiyoruz. Çatışmalar var düşman darbede alıyor. Ama durumlar nasıl bilmiyoruz. Sarya’m acaba tek başına ne yapıyor? Destan’ı merak ediyorum. O şehit Sefkan’ın yeğeni. Ona bir şey olmasını istemiyorum. Bahoz, Botan, Seyit, ya Dılsoz, yaralı haliyle ne yapıyor acaba? Gazipaşa mahallesine birkaç girişimde bulunduk istenilen sonuca varamadık.

İsmet paşa mahallesine tam hakim değilim. Yeni ayrıntılarına tam hakim değilim. Fakat Tatarlar hattında arkadaşlar düşmana ağır darbeler vuruyorlar. Bomba mesafesinde yakınlar fakat düşman ilerleyemiyor. Arkadaşlar mermi atamayınca lafla karşılık veriyorlar. Orda Gelhat çok aktif. Amed’li Yılmaz ise kadro değil silah eğitimini bile birkaç saat aldı, cesurca savaşıyor. Yine Serhat,

Maxmur’lu Hazım iyi katılıyorlar. Onları sık sık göremesem de tekmillerini alıyorum. Bu gençlere kurşun işler fakat motivasyonlarını ve öfkelerini hiçbir şey etkileyemez. Hepsi altın değerinde. Rozerin’i de unutmuyorum, onu da oraya kaydırdım.

Bahtiyar’dan söz edeyim. Kaç Bahtiyar var ama içlerinde sadece biri sağlam. Onun bir çok lakabı var. Evdo’ye geri geri, binbaşı Bahtiyar… Evdo’ye geri gerinin sebebi; başlarda traktör kullanmış ve geri geri gitmesini bilmiyormuş.

Evdeki ismi de Evdo olunca geri geri gitmesi için öyle deniliyor. Bir de suikastçi, ilk suikastini başarıyla yaptı. Sonra haberlerde bir binbaşının öldüğü söylenince ona takılarak öyle andık. Hiç suikast eğitimi almamış ama iyi vuruyor. Ona şehit Berivan’ın kanasını verdim, şimdi kullanıyor. Öyle güzel, çok değerli gençler var. Onlar bu acımasız savaşın içerisinde yetiştiler. Onlardan biri de Arjin’di. Arjin bu örgütün hiçbir eğitiminden geçmemişti. Fakat çok bağlı ve dürüst bir yoldaştı. Biz ona bir şey veremedik yani eğitemedik. O ise fedai olacak kadar kendini adadı.

Bir kademe daha aşağıya indik

Bir de kadrodaki çözümsüzlük çok zorlayıcı. Her şeyi gelip soruyorlar. Bir tünel yapacaklar küçük bir engelle karşılaştıklarında hemen yanıma koşuyorlar. Zaten düşman yönelince şaşkına dönenler de çok. Burada kimse Sun TZu değil. Eğer kişi öfkeliyse ve savaş gibi bir derdi varsa asla çözümsüz kalmaz. Beni yürüten öfkemdir.

Bugün Birlik apartmanı hattında düşman yöneldi. Adıl ve Avareş bayağı rolünü oynadılar. Başta zırhlı kepçeyi vurdular sonra bir grup asker topluyken vurdular. Her halde 8 ölü var. Ondan sonra düşman kudurdu. Hiç durmadan vuruyor.

Darbe aldıklarının emaresi. Avareş kendini toparlamış, başta eleştirilerim vardı, şimdi bayağı rolünü oynuyor.

Bu günlerde yoğun tozdan ve basınçtan herkeste halsizlik ve fiziksel rahatsızlıklar var, bunlar fiziksel sorunlar. Ruhta, düşüncede biz çoktan düşmanı yenmişiz. Düşmanın hiçbir tekniği yüreğimize ve gülüşlerimize işleyemecek. Bu bile onlara dert olsun. Her şeye rağmen kendimi çok

mutlu,güçlü hissediyorum. Etkilendiğim hususlar olsa da hiçbir şey beni yıldıramaz. Benim umudum derya kadar. Önderlikten ve şehitlerden aldığım güç ve morali hiç kimse yıkamaz.

Öfkeyle, intikamla, düşmana nefes aldırmadan savaşmak ve yaşamak….

3 Mayıs 2016

Direnişin 51. Günü

Sabahın erken saatlerinde soluğu Mamo Xelil’in yanında aldım. Pencereden Avareş ve Adıl’ın durumlarını sorarak kısık sesle işaretlerle iletişim kurmaya çalıştım. İyi ve moralliydiler. Hani düşmana darbe vurmuşlar ya bayağı iyiydiler. Uzun tartışmadan aramızdaki birkaç metrelik mesafeyi yoğun taradılar. Günü mamo Xelil’in yanında geçirdim. Karşıdaki binayı tanklar yoğun vurduğundan binanın molozları kaldığımız evin üzerine yıkıldı. Kapıdan içeri girecekti kapıya var gücümüzle yaslanıp engelledik. Zaten tuğla tozu insanın ciğerlerini parçalıyor. Ağzımıza maske taktık ağırlıkta evin kömür odasında kaldık gün boyu temiz nefes alamadık.

Kaç gündür mahallede yoğun zırhlı kepçe çalışıyor. Komple bir hatta bulunan evleri yıkarak üzerine kum doldurdular, bir tepe haline geldi. Artık tanklar oradan vuracak uzak tepelerden değil, sıfır mesafeden vuruyor. Bugün geceyi ben Diren ve Mamo aynı yerde geçiriyoruz.

05-05-2016

Direnişin 53. Günü

Son haftadır çok yoğun vuruyorlar. Lakin iki gündür biraz daha hafif. Hafif dediğim yani yer yer vuruyorlar. Ağırlıkta tanklar evleri vurarak yıkıyorlar. Bazen bir bina hedef alınıyor ve saatlerce vurularak enkaz haline geliyor. Bizler de evlerin bodrum katında kalıyoruz. Artık bu duruma aşinayız.

Arkadaşları en çok zorlayan sigarasızlık. Sigara bitti, kimi dükkanlarda tütün vardı, şimdi bu da bitmek üzere, bu konuda en şanslı benim.

Bugünler biraz da yorucu geçiyor. Tünel kazma bayağı zor. Sırf düşmana darbe vurmak için herkes kendini yoruyor. Özelde zırhlı araçlar için yapmayacağımız iş yok. Çünkü bizi zorlayan bu, zaten zırhlı araçlar olmasa öyle üzerimize gelecek bir yürek yok. Yerimizi somut biliyorlar fakat teknikle vuruyorlar yani tüm savaş teknik üzerine.

Şimdi 4 kişi kalıyoruz. Ben, Sipan, Diren ve Bawer. Diren kadro değil; Maxmur’dan seferberlik için geldi, hoş bir arkadaş ve canlı. Ortama moral veriyor. Heval Bawer’in yaşadığı zorlanmalar var. Geçen gün tartıştık. Açık eleştirilerimi yönelttim. Tartışmadan sonra daha iyi. Rolünü oynuyor, bir de heval Sipan var onunla son süreçte birlikte kaldık, Demhat’ın akrabası. Onda Demhat’ı görüyorum. Sipan’da çok savaşçı. Doğal, bana çok destek oluyor. Evdeki yaşamı çok tuhaf. Sistemde yapmadığı şey kalmamış. İşte PKK’nin farkı, şimdi bir çok yönüyle gelişme sağlamış.

Hareket alanım sınırlı. Artık cihazda konuşamıyorum, radyo bile çekmiyor, her şeyden habersizim.

06-05-2016

Direnişin 54. Günü

İki gündür sessizlik var demiştim. Demez olaydım, bugün sessizliği yerle bir ettiler. Gün boyu bomba atar ve tanklar yoğun vurdu. Zaten patlayıcı mermilerle sık sık rastgele tarıyorlar. Bugün zırhlı araç mayınımıza yaklaştı, heyecandan koşturduk, boşa gitmemesi ve isabetli olması için bekledik.

Ah şu kanalizasyon işi. Tüm zorluklarına rağmen düşmana darbe vurmak için girdik. Eğilmek ve sürünmekten kaburgalarım kaç gündür sızlıyor. Fakat Sipan ve Zağros’un ayakları su topladı. Yine de hep fedakarlar.

Heval Mahir’in grubu bir süredir tünel kazıyordular, bugün tünel yarı çöktü. Moralimi etkiledi, sonra yeni bir çözüm bularak devam ettik.

Öğleden sonra zırhlı kepçenin sesi çok yakın geldi. Etrafa hakim olamadığımızdan başta göremedik. Ben ve Diren tektik. Sonra Diren’i arkadaşların yanına haber vermesi için gönderdim. Kullandığımız yolu yoğun taradılar ben tek kaldım. Kimsenin geçmemesini söyledim, heval Sipan mermilerin arasında yanıma koştu. Sırf tek kalmayayım diye. Sonra Diren geldi, çok kızdım her ikisine de, onlara bir şey olsaydı, kaldıramazdım.

Son süreçte duygusal atmosfer hakim. Bir yeri kontrol ederken bile herkes kendini öne sürüyor. Bazı arkadaşlar bana korumacı yaklaşıyor. Onlara kızıyorum, fakat ben hepsine öyle yaklaşıyorum. Bu sürecin başından beri devamlı yaralı ve şehit arkadaşlara tanık oldum. Bu bende öyle tuhaf psikoloji yarattı ki…

Bugün Deniz Gezmiş’lerin şehadet yıldönümü. Onları minnetle anıyorum, onların ardılları olarak devraldığımız devrim bayrağını onurla dalgalandırıyoruz. Selam olsun Deniz’lere…

Selam olsun direnenlere, devrimcilere…