Hits: 119
“Ben Newroz oldum, Mazlum oldum”
1971 yılında Agirî’nin Dutex (Tutak) ilçesine bağlı Qerqelik (Kargalık) köyünde doğan Sema, şehylik geleneğinin hakim olduğu 6 çocuklu bir ailede büyüdü. Çocukluk yıllarından itibaren Kürt gerçekliğinin çelişkilerini yaşar Sema Ararat’ın isyan ruhuyla çocuklaktan tanışmış ve amcası Sema’ya Leyla Qasım’dan aldığı Leyla ismini vermiş. Leyla, isyanın ve direnişin ismi olarak Kürt kadın tarihine yazılmştır. Sema ise Leyla isminin asi ve isyancı ruhunu yaşatmıştır ruhunda. Sema Yüce’nin örgüte katıldıktan sonra da aldığı isim Serhildan’dır. Her haliyle isyana gebe bir yaşamın taşıyıcısıdır Sema. Yurtseverlik ve mücadele ile dolu bir yaşamda yetişen Sema cinsiyetçiliğe ve eşitsizliğe karşı katılmadan önce de katıldıktan sonra da mücadele etmiş. İsyan haliyle her zaman mücadeleye kadınları bir adım daha yaklaştırıyordu.
İlkokulu köyde, ortaokulu Dutex’te, liseyi öğrenimini ise Agirî’de tamamladı. Liseden sonra Ankara’da bulunan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazanan Sema, çok geçmeden PKK ile tanıştı. Kürt özgürlük mücadelesi için aktif rol alarak, 1991 yılında Mêrdîn’de PKK saflarında katılan Sema, bir süre Mêrdîn eyaletinde kaldıktan sonra, eğitim için Mahsun Korkmaz Akademisi’ne geçti. Burada Halklar Önderi Abdullah Öcalan ile tanışan Sema, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’nın,”Kendini örgütleyen insan en iyi militandır” belirlemesini kendine ilke edinerek, 1992 yılının yaz aylarında bir gurup arkadaşı ile birlikte Serhet eyaletine geçti.
Sema mücadelesi ve teslim olmayan tarzıyla hem düşmana hemde işbirlikçi ihanetçilere mücadelenin kadın halini gösterecek. Herkes için bir tanrıça olacaktı. Sema, Agirî dağının isyan kadını, tarih 21 Mart Newroz gününü gösterdiğinde kadının doğuşunu yeniden gerçekleştirecek mücadelesi ile yeni bir nefes katacaktı direnişe. Sema, bir ihanet sonucu yakalanır ve Nevşehir’den sonra Çanakkale zindanına gönderilir. Sağlık sorunları da vardır. 90’lı yılları bilirsiniz, düşman yönelimleri tutuklulara dönük oldukça fazlaydı, işkence en üst düzeydeydi. Gözaltındayken ve tutukluyken asla taviz vermemiştir. Direnişi hiçbir zaman elinden bırakmamıştır. Sema her zaman direniş ile yaşamış ve şimidi de direnişle anılmaktadır.
O dönemde Can Yüce şahsında büyük bir ihanet yaşanıyor Sema buna karşı ‘Tek bir Önderliğimiz var.’ diyerek kadının keskin ve radikal duruşunu gösteriyor tasfiyeceliğe karşı dik ve tereddütsüz duruyor.
Çanakkale Cezaevi’ne sürgün edildikten sonra Sema, cezaevi sorumlularından biri olur ve aynı cezaevinde kalan tasfiyeci çizgi ile mücadelede de en önde yer alır. Sema Yüce, zindana girdikten 6 yıl sonra 21 Mart 1998 Newroz akşamı, “Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart’tan 21 Mart’a ulaşan ateşten köprü yapmak istiyorum” diyerek geçekleştirdiği eylemi büyük bir etki yarattı. Düşünsel olarak ulaştığı aşama Kürt kadın hareketi için bir eşik oldu. Uzun süre hastanede tedavi gören Sema, 17 Haziran günü yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirmeden önce son sözü, “Ben Newroz oldum, Mazlum oldum” oldu.
Sema, Zekiye’den aldığı bayrağı en üst seviyeye taşıyarak yeniden ses olur mücadeleye. Sema’nın eyleminin yüceliği karşısında düşman büyük bir yenilgiye uğramıştır. Şimdi onlarca kadın Sema’nın ismi ve eyleminin yüceiği altında direniyor, savaşıyor. Milyonlar Sema oluyor.
Sema’nın dizelerin de hakikat, sevgi ve insanlık var. Sema’nın yaşamında aşk var, hakikat aşkı var. Semalaşan genç kadınlar zafere doğru giderken, Sema’nın dizelerinin ve ruhunun izinde ilerliyorlar.
Sema yazdığı hakikat şiirinde ise aşkını şöyle anlatıyor:
Ben bugün doğdum
Tam yedi yüz otuz gün önce 1 Nisan 91’de
İlk nefesimi Amed’de aldım, Mardin kapı burçlarında
Ebemin adına Zekiye Alkan dediler
Buram buram memleket kokuyordu
Yanık memesi
Anam acı çekmesin sancıları artmasın diye
Vücudundan koca bir ateş yakmıştı.
‘Kürt kadını başkaldırıcıdır’
FARAŞÎN SÎDAR – Stêrka Ciwan