Hits: 250
ÖNDER APO
Eskiden Kürt gerçeğinde kadın için savaşılırdı. Bugünde kadın için savaşılacak, ama artık bu savaş amaç ve kapsam itibarıyla çok değişiktir. Kadın savaşımı tamamen toprak, özgürlük savaşımının et ve tırnak gibi bir bileşeni olarak değerlendirilmelidir. Kadın savaşımı toprak, özgürlük, ülke ve örgüt savaşımıdır. Şimdiye kadarki savaşımın amaç ve kapsamının tam tersidir. Bu konuda da herkes kendinde bir bilinç patlaması, hatta savaş tarzında köklü bir değişiklik yapmalıdır. Önderlik gerçeğinin bu yönü de oldukça müthiştir. Kadına ordulaşmada da sonuna kadar yer var. Ama onun militan tarzına da güç getirebilmelisiniz. Bunu bir köreltici, daraltıcı, zayıflatıcı etken olmaktan çıkarıp sizleri güçlü bir yaşam, savaş ve güçlü bir eğitim silahı olarak görmeliyiz. Bundan başka herhangi bir isteminizin olacağını sanmıyorum. Güç yetirmeyi bilmeniz gerekir. Birçok kadın bize ilgi duyuyor. Benim onlara verebileceğim cevap bunlardır. Bundan başka bir şey istenilebilir mi? Bunun dışında başka bir çare bulamıyorum. Bu büyük bir savaştır ve bu kadın savaşımı önemli sonuçlar verecektir; güzellik kazanılacaktır, özgürlük kazanılacaktır, savaş da kazanılacaktır. Herkes bunu biraz ciddiye almalıdır. Bu, yüksek anlayış kadar kendini terbiye etmeyi gerektirir. Eski tarz yaklaşımlar sizi felakete götürür. Eğer Önderlik tarzının bu konudaki bazı temel ölçülerini, kriterlerini tutturamazsanız, düşmana ulaşmadan kadın sınırında yenilirsiniz. Bu çok tehlikeli bir sınırdır. Benim tecrübem var, bu konuda beni biraz ciddiye alın. Eğer doğru yaşam ve savaşım tarzını da tutturursanız kadın çalışmaları, onun ilişki düzeyi, erkeklerle de ilişkilenme düzeyi başarıyı katmerleştirir, yaşamı tanımlar, savaşı kesin geliştirir. Bu açıdan biraz kafanızı yorun. Geleneksel yaklaşımlarla, “kadındır, zayıftır, istediğimiz gibi kandırırız” demeyin. Bunlar çok tehlikelidir. Kandırabilecek olsanız bile kandırmayın. Onlar kandırılmaya çok müsait olsalar bile, kesinlikle buna tenezzül etmeyin. Çok ilkeli olmak kadar çok edepli, terbiyeli, aynı zamanda ilişki tarzı yüceliği kadar da zorluklarını göz önüne getirin. Bu konularda kendimizi yetiştirmeli veya onun sonuçlarını aşma gücünü göstermeliyiz. Sorunu basite almayalım. Eğer bu konularda kendinizi ayarlamazsanız, karıdan daha beter duruma gelirsiniz. Ben bunu çok erken yaşta tespit ettim. Ne mutlu bana ki, bu konuda kendimi kandırmadığım kadar kadını da kandırmadım ve sonuçta bu özgürlük değerleri ortaya çıkmaya başladı. Erkekler de biraz gelişiyor. Bu, benim çok önceden tespit ettiğim gerçeğe göre oluyor ve unutmayın ki sosyalizmde bile hiç kimse bu inceliği yakalayamadı.
Çinli bir kadın bizi ziyaret etti. Bu kadın, Çinli yöneticileri adı gibi biliyor, hatta ’49’da öğrenci lideriymiş. Çinli kadın, “Bizim ülkemizde kadın sorunu hakkında bir hata yapıldı. Bir aydın, ‘nüfusu beş yüz milyon sınırında tutalım’ dedi, ama o zamanki önderler bunu kabul etmediler ve adamı tasfiye ettiler, şimdi nüfusumuz bir milyar iki yüz milyon ve bu çok büyük sorun teşkil ediyor. Her aileye bir çocuk yeterlidir diyoruz ve bu politika da o çocukları çok şımarık yetiştiriyor, bu da çok büyük sorunlara yol açıyor” diyor. Mao’ya saygı duymakla birlikte, bu konuda da biraz daha derinlikli olmaya çalıştığımızı, sizin tarzınızda bir aile yaklaşımımızın olmadığını kendisine söyledim. Aile sorununu büyük bir sorun olarak önümüze koyduk ve bu yaşa gelmemize rağmen sorunu halen tam çözdüğümüzü belirtemiyorum. Ona, siz kestirme yoldan sorunu çözmeye çalıştınız ve sonuç felaket oldu dedim. Bu görüşün de bir anlamı vardır. Eğer sorunu çok boyutlu ve çok iyi düşünüp bütün yönleriyle çözemezsek -ki, Çin toplumu büyük bir toplum- onlardan çok daha karmaşık sorunları yaşar ve boğuluruz. Hatta eski komünistlerin eşlerini bırakıp nasıl yeni eşler aldıklarını ve onlarda da bunun çokça yaşandığını belirttik. O da bu konuda Mao’yu dile getirdi. Biz bütün bunları anıyoruz ve hata yapmamaya çalışıyoruz dedik. Ayrıca Çinli kadın, Mao’nun eşi Chian Chi’nin nasıl bir entrikacı, hatta Çin’in en kötü kadını olduğunu söyledi. Biz onu biliyoruz, ayrıca bunu çözdük, hatta onu miras yedici bir kadın olarak değerlendirdik dedik. Eşi, Mao’dan sonra bir de klik kurdu. Ama önemli olan bu konuda bizim daha şimdiden çözümleme gücümüzün ne kadar yüksek olduğudur. Demek ki sosyalizmi kursan ve aradan elli-altmış yıl geçmiş de olsa, çözümlenmeyen sorunlar sosyalizmin bile yenilmesine yol açabiliyor. Burada belirtmek istediğim, sorun sorundur, bütün ciddiyetiyle bunu anlamak ve buna sağlam çözümler bulmak önemlidir. Biz sorunu çözmesek bile, son derece olgun hale getirdik.