Hits: 12
Özel Dosya: Özgür Kadın İlkeleri- YURTSEVERLİK
Her bireyin yaşadığı bir toplum, o toplumun yaşadığı kültür, dil, yaşam tarzı, toplumsal ahlakı ve bunları yaşadığı, geliştirdiği yerleşik bir alan vardır. Bu yerleşik topraklarda verilen emeğe dayalı bir sevgi ve saygı gelişmektedir. Çünkü emek verilerek geliştirilen yaşam kutsal bir gerçekliğe sahiptir. Bu kutsallığın öncülüğü tanrıçalardan başlayıp günümüze kadar gelmektedir. Bu öncülük misyonundan dolayı kadın doğa ve toprakla bir bütünlük oluşturur. ‘Toprak ana, anavatan’ gibi kavramlar da temelini buradan almaktadır. Kadın toprak ilişkisi neolitik dönem ve tarım-köy devriminden başlayıp günümüze kadar toprağa verdiği emek, sevgi ve saygıyla bir bütünlük içinde gelişmiştir.
Şu anda yaşadığımız kapitalist sistemde en çok kadına ve doğaya saldırılmaktadır. Fakat yine buna karşı verilen güçlü mücadelenin öncülüğünü de kadın yapmaktadır. Şehid Sara’nın Kürdistanı gül bahçesine çevirme hayali de doğa-kadın ilişkisi ile bağlantılıdır. Erkek devlet zihniyeti kendisini daimi ayakta tutmak için bir çok savaş başlatmaktadır. İnsanları göçe zorlayarak kültürsüzleştirmekte kendi değerlerinden kopararak yurtseverlikten kopuk bir yaşam biçimi sunmaktadır.
Mezopotamya da, Fırat ve Dicle nehirlerinin aktığı adeta yeryüzünün cenneti olan Kürdistan da yüzyıllarca bu kirli savaşların zemini olmuştur. Fakat yurtseverlik duygusu hiçbir zaman Kürdistan’da bitirilememiştir. Rêber APO’nun “hiç kimsenin adını bile söyleyemediği bir ülkenin yurtseverliğini biz yaptık” belirlemesi de bu gerçeğe ışık tutmaktadır. Rêber APO kendi şahsında geliştirdiği yurtseverlik ölçülerini kendi toplumuyla bütünleştirerek gerçek bir yurt sevgisini ortaya çıkardı. Toplumu kendi toplumsal zenginlikleriyle buluşturdu. İşte bu yeniden yaratılan yurtseverlik duygusu sayesinde Kürt halkı yok olmanın eşiğinden kurtulmuştur.
Bu topraklarda yüzlerce kavim bir kültür yaratmış, bunlar yoğunlaşa yoğunlaşa bugün halkımızda çok geri düzeylerde de olsa ifadesini buluyor. Ama tarihi sevmeden yurtsever olunamaz.
“Tarihin buradaki alınyazısı nasıl çizilmiş; halklar burada nasıl yaşamışlar; hangi kültürler gelişmiş; bize kadar bunlar nasıl ulaşmış; krallar, tanrılar, köleler, paryalar burada nasıl mücadele vermiş ve burada sanat nasıl gelişmiş? Bu soruları sormayan, bunları bilmeyen, yüreğinde duymayan; ruhuna nakşetmeyen kişi doğal güzelliklerini duymaktan uzak olur. Yaşam dediğimiz şey bir yuvaya köstebek gibi sığınıp günlük üretimi sürdürmek ise, bundan büyük insan çıkması şurada kalsın sıradan bir yaşantı bile çıkmaz”
Dolayısıyla yurtsever yaşantının kaynağı bu olamaz. Olmamalıdır.
Yurtseverlik ölçüsü basit ve sıradan ele alınmamalıdır. Çünkü Kürdistan’da yürütülen esasen bir yurtseverlik savaşıdır. Yurtseverlik her birey için bir sorumluluk ilkesidir. Bu sorumluluğunu yerine getirmek için canını feda eden binlerce yurtsever Kürdistanlı var. Şehid Mehmet Tunç şahsında Kürdistan’da yurtseverlik ölçüleri zirveleşmiştir. Yadê Eqîde işgal edilmeye çalışılan toprakları savunmak için korkusuzca göğsünü işgalcilere siper ederek tarihi sorumluluğunu yerine getirmiştir.
Şu anda Kürdistan topraklarında faşist işgalcilere karşı gencecik bedenler büyük bir cesaret ve özgüvenle işgalcilere karşı savaşmaktadır. Başta kadınlar olmak üzere Kürdistan’ın bu yiğit gençleri tüm kimyasal ve nükleer silahlara karşı amansızca savaşarak zaferin öncülüğünü yapmaktadırlar. Ülkesini, toprağını ve halkını seven birey canı pahasına onu korumak için her şeyi göze alabilir. Çünkü yurtsever birey ülkesinin maddi ve manevi değerlerinin bilincindedir. Aynı zamanda bunun tarihi bir sorumluluk olduğunun da ayrımındadır. Kürdistan fedaileri bunu yaşamsal olarak somutlaştırmıştır.
Bir kadın için yurtseverlik ilkesi, ülke sevgisi ve bu sevginin savaşçılığı hayati önemdedir. Çünkü erkek devlet zihniyeti tüm insani özellik ve değerleri kadının elinden aldığı gibi yurtseverliği de kadından bağımsız ele almış ve ülke için savaşmayı erkek işi olarak belirlemiştir. Buna karşı kadın ülkenin kendisi olduğunu ispatlayarak bunun en büyük savaşçılığını yapmıştır ve halen de YJA-STAR öncülüğünde bu savaşı amansızca sürdürmektedir.