Hits: 40
Özel Dosya: Özgür İrade – Özgür Düşünce
Toplumda kadının varlığını tanımlamak önemlidir. Kadının var olduğunu kanıtlayan temel noktalar düşünce ve irade olmaktadır. Erkek egemen sistem kadını düşünceden ve iradeden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Kadın üzerinde uyguladığı baskı, sömürü politikaları sistemle beraber artmaktadır.
Topluma egemen olmak isteyen anlayış bunu kadın üzerinde uyguladığı politikalar ile sağlamayı amaçlamıştır. Erkeğe, kadına dair ilk anlatımlar mitolojide başlamaktadır. Tanrıçalar döneminde kadının toplumsal yaşamdaki yeri daha belirgindir. Kadın ana otorite olarak rolünü özgür irade, özgür düşünce, öz bilinci ile ortamdadır. Bu dönemde başlayan kadın-erkek çatışması tanrı-tanrıça çelişkisinde ilk adımı atmaktadır. Bugünkü kadın-erkek arasındaki çatışmaların temel taşları bu dönemde atılmıştır. Daha sonra dinin ortaya çıkmasıyla erkeğin yeri daha çok belirginleşmiştir. Kadının rolü ise silikleşmiştir. Kadın din ile birlikte yaratıcının onun için daha iyi düşünüp karar verdiği, kendisinin sadece yazılı olanları uygulaması gerektiği bir düşünceden koparma süreci geçirmektedir. Din, iyiyi, doğruyu onlara sunduğunu, bunun sadece bir yürütücüsü olduğunu güzel bir yaşam vaadiyle sunsada aslında olan kadının iradesiz bırakılmasıdır.
Dinin toplumsal ahlak olarak ortaya koyduğu tüm yazılı, yazısız kuralları bir bütünen kadın üzerinde olmaktadır. Kadını ne kadar kölelik sınırlarına çekse de üzerinde baskı ve sömürü uygularsa toplumun o kadar ahlaki ölçülere geleceğini belirtmektedir. Kadından erkeğin bir parçası, ondan yaratılan bir uzuv gibi bahsedilir. Aslında kadının varlığından bile söz edilmez. Kadın eksik olarak görülür. Durmadan kadına baskı yaparak kendisi olmasını engeller.
Felsefede ise bu durum kadına, erkeğe eşit yaklaşım, doğruyu, iyiyi, güzeli, doğru anlatma ve ona yönlendirme, toplumsal düzeni sağlamak amacıyla oluşturulan bilgiyi araştıran, gerçeğe ulaşma sorgulamalar ile başlamıştır. Fakat felsefe bu görevini uygulayamamıştır. O da erkek egemen sınıflı sistemin etkisinde kalmıştır. Felsefe kadını tam çözememiş ve bu konuda yetersiz kalmıştır. Erkek baskın gelmiştir.
Doğadaki bilmelerin başlangıcı kadın ile başlasa dahi erkek bunu yok sayıp buna da tahakküm kurmuştur. Bilimdeki ilerlemede kadın yok sayılmış, emeği görülmemiştir. Günümüzde ise bilim hazır bilgiyi vererek, sorgulamasız, doğruluğu tartışmasız, kabule götüren, şüphe oluşturmayacak bir sistem oluşturmuştur. W. Woolf’un söylediği gibi ‘Bilim cinsiyetsiz değildir.Bilim erkektir, babadır, hastalıktır.’ Bu tanımlamadan da bilimin karakteri anlaşılıyor.
Günümüz kapitalist sisteminde dahi değişim ve dönüşüme en açık, arayışları olan kesim genç kadınlardır. Genç kadınlar var oldukları her alanda daha çok baskı ve egemenlik altında kalmıştır. Çünkü sistem her insanı birbirine benzeştirerek devletçikler oluşturmaktadır. Bu devletçikler her biri öz düşünceden, öz iradeyi etkisizleştiren genç kadınları toplumun her alanında meta haline getirmektedir. Sistemle beraber genç kadına istenilen bir kadın oluşturma politikaları uygulanır.
Genç kadın zaten çocukluğundan itibaren aile tarafından şekillenip erkek egemen topluma hazır hale getirilmeye çalışılır. Eğitimle beraber bu süreç devam ediyor ve her durum eğitimle beraber desteklenir. Erkek egemen sistem onun yerine düşünür ve karar verir. Yaşam içerisinde kadının kendisi için oluşturacağı bir yer kalmamıştır. Genç kadın alternatifsiz bırakılmak istenmiştir. Genç kadın özel savaş politikaları ile sistem içerisinde eritilip fuhuşa yönlendirilmektedir. Fuhuşa, uyuşturucuya yönlendirilen genç kadın düşünceleri uyuşturulur, iradeden yoksunlaştırılır.
Kadın üzerindeki köleliğin derinleşmesi düşünsel olarak zayıflatılmasıyla başlar. Kadın ne kadar kendini geliştirip dönüştürürse, bilincini arttırırsa öz iradesiyle karar sahibi olur. İrade sahibi olmak için ise öz bilinci oluşturmak gerekir. Düşünsel anlamda güçlenen kadın toplumda dönüştürücü değiştirici rol üstlenir.
Ahlaki politik toplumun oluşturulabilmesi için yaşamdaki erkek düşünceden koparılıp kadın düşüncesi ile eğitmek gerekir.
‘En güzel yaşam kendi ellerimizle bizzat yoğurabileceğimiz yaşamdır. Bunun şansı hepimizin önüne koyulmuştur. Siz bunu takdir edemiyorsunuz. Bir kadın için kendi eliyle yaşamı örgütlemesi kadar güzel bir şey olamaz. Her türlü iradenin esiri olmaktansa, kendi iradesiyle yaşamı şekillendirmek herşeyden değerlidir.’ Önderlik bu yüzden kadın kurtuluş ilkelerinden bir tanesini de özgür irade ve özgür düşünce olarak belirlemiştir. Verili düşünce kalıplarını kırarak sorgulayan araştıran, kadın gibi bakan bir yaşam kurmalıyız.